GİZA PRAMİTLERİ VE İŞÇİLER
Giza Piramidi, Antik Mısır’ın en büyük ve en etkileyici yapılarından biridir. MÖ 2580-2560 yılları arasında Firavun Keops adına inşa edilen bu dev eser, insanlık tarihinin en büyük mühendislik başarılarından biri olarak kabul edilir. Ancak bu anıtı inşa eden binlerce işçinin çalışma koşulları ve çektikleri zorluklar da piramidin görkemi kadar dikkat çekicidir. Yüzyıllar boyunca kölelerin zorla çalıştırıldığı düşünülmüşse de, günümüzde yapılan arkeolojik araştırmalar, bu işçilerin aslında maaşlı iş gücü olduğunu ama son derece ağır şartlar altında çalıştıklarını ortaya koymuştur.
Giza Piramidi'nin inşasında yaklaşık 20 bin ila 30 bin işçi görev almıştır. İşçilerin çalışma şartları, günümüz standartlarına göre oldukça zorluydu. Taş bloklar, Nil Nehri'nden teknelerle getiriliyor, ardından rampalarla şantiyeye taşınıyordu. İşçiler, günde 10 saatten fazla, kavurucu çöl sıcağında ağır taşları kesip şekillendiriyor, taş blokları yuvarlayarak veya kızaklarla taşıyordu. Bu süreçte vücutlarında ciddi yaralanmalar, omurga ezilmeleri, kas zorlanmaları ve kemik kırıkları sıkça görülüyordu. Arkeolojik kazılarda, işçilerin yaşadığı köylerde, ekmek ve bira ile beslendikleri, zaman zaman et ve balık gibi yiyecekler de tüketerek güç kazanmaya çalıştıkları anlaşılmıştır. Ayrıca işçiler için sağlık hizmetleri sağlanmış, kırık kemikler tedavi edilmiş, ancak çalışma koşulları gene de son derece ağır kalmıştır. Taş taşıyan gruplar, bazen haftalarca ailelerinden uzakta kamplarda kalmak zorunda kalmış, sürekli tekrarlayan işler fiziksel ve ruhsal tükenmeye yol açmıştır.
Sonuç olarak, Giza Piramidi yalnızca firavunun kudretini değil, binlerce işçinin sabrını, dayanıklılığını ve emeğini simgeler. Her biri ağır şartlar altında, kavurucu sıcak, yaralanmalar ve uzun çalışma saatlerine rağmen bu dev yapıyı ayakta tutan temel taşlar olmuştur. Bugün bu eşsiz piramide hayranlıkla bakarken, arkasındaki görünmez emek ordusunun yaşadığı zorlukları da hatırlamak büyük bir insanı sorumluluktur.

Yorumlar
Yorum Gönder